SUMMARY
Din, on dokuzuncu yüzyilin ikinci yarisindan itibaren sosyologlarin dikkatini çekmeye baslamistir ve bu alanda detayli çalismalarin ise yirminci yüzyila denk geldigi görülür. Yapilan çalismalarda birçok din tanimi olmasi yansira dinin evrensel bir taniminin yapilamamis olmasi, ona bagimli olarak yapilabilecek bir dindarlik tanimlamasi yapmayi da oldukça güç hale getirecektir. Ayrica, tek tip bir dindarliktan söz etmenin mümkün olamadigi gibi ampirik yöntemlerle bilgi toplayarak dindarligi ölçmek de hiç kolay olmamaktadir. Literatürde sadece dindarligin nasil ölçülecegi degil, ölçülüp ölçülemeyecegi konusu üzerine bile tartismalar yapildigi görülmektedir. 1960’lardan sonra dindarlik çok boyutlu bir fenomen olarak görülmeye baslanmis ve dindarligi çok boyutlu ölçen ölçekler gelistirilmistir. Bu yildan sonra dinin ölçülmesi ile ilgili yapilan çalismalarda dinin tek boyutlu, homojen bir yapida olmadigini görülür. Bunlara bagli olarak bu çalisma kapsaminda; dindarligin ölçülebilirligi tartismalari ile beraber olusturulan çok boyutlu dindarlik ölçeklerine yer verilmistir. Bunu yaparken ülkemizde yapilan dindarlik ölçme çalismalari da incelenerek dindarligin farkli boyutlarinin kimler tarafindan nasil olusturuldugu da incelenmistir. Ayrica; dindarlik ölçme çalismalarinin zorlugu ile beraber dindarligin bundan sonra da ölçülmeye devam edecegini söylemek mümkündür.