SUMMARY
Azerbaycan edebiyatinda bedii-belgesel eserlerin ortaya çikisi diger Sovyet cumhuriyetlerinde oldugu gibi, XX. yüzyilin birinci yarisina tesadüf eder. Ani-otobiyografik eserlerde yazarin ya bütün yasami ya da hayatinin belirli bir kismi kendi yansisini bulmaktadir. Çocukluk dönemini yansitan ani-otobiyografik romanlar özellikle ilgiyi çekmektedir. Makalede, edebi-belgesel basin örneklerinin analizi sirasinda konuyla ilgili farkli modeller incelenmis, söz konusu eserlerdeki tip modelleri, mekân, zaman özellikleri ele alinmistir. Sovyetler döneminde yazilan eserlerde bosa harcanan, yok edilen çocukluk yillarinin tasvirinin yerine ferahlatici Sovyet hayati anlatilmis olmakla birlikte, muhacir edebiyatinda ve post-Sovyet döneminin ilk asamalarinda aileleri Sovyet hükûmetince takibe maruz kalan yazarlarin anilarinda (1990’li yillarda) çocukluk dönemi “kaybedilmis cennet” olarak betimlenmektedir. Çünkü kurgusal romanlar genelde yazarlarca devletin siparisiyle yazilarak yeni egemenligin eskisinden daha iyi oldugunu göstermek için bir araç olarak düsünülmüstü ve bu eserlerde söz konusu yeni devletin övülmesi, eskisinin elestirilmesiydi. Post-Sovyet döneminde, 2000’li yillardan baslayarak geleneksel olarak öze dönüs gözlemlenmekte ve ani-otobiyografik eserlerde gerçegi açiklamak – itiraflar yer almaktadir. Natik Resulzade’nin “Golfstrim,” Ali Amirli’nin “Agdam’da neyim kaldi?” gibi kurgusal romanlarindan yazarlarin kendi hayatlarinin acili, agrili anlarini yaziya dökmekle çocukluklarinda yasadiklari zorluklari sanki omuzlarindan atmaya, onlardan kurtulmaya çalistiklari görülüyor. Arastirmada teorik-tipolojik ve tarihsel-karsilastirmali analiz yöntemleri kullanilmistir.