SUMMARY
Türk edebiyatinin önde gelen isimlerinden olan Ahmet Hasim, sair ve nasir kimligi ile edebiyat arastirmacilarinin her dönem ilgisini çekmistir. Annesinin yogun sevgisi ve ilgisi altinda geçen çocukluk yillari, Istanbul’a gelip Galatasaray Lisesi’ne baslamasinin ardindan yeni bir sosyal çevreye uyum saglama sürecinin sancilari, çirkinlik saplantisi, sairin kendisi için oldugu kadar edebiyat arastirmacilari için de zengin bir malzeme yigini olusturmaktadir. Nitekim Hasim’in aile ortami ve ergenlik yillarindaki duygusal zorlanmalari, onun hem yasaminda hem de düzyazi ve siirlerinde derin izler birakmistir. Bu izlerin tespit edilebilmesi için Viyanali psikiyatrist Alfred Adler’in asagilik karmasasi kavramindan yararlanilmistir. Sözü edilen kavram araciligiyla hem sanatçinin kisiligine hem de eserlerine isik tutulmaya çalisilmistir. Aslinda her insanda, var olmanin sonucunda ortaya çikan eksiklik duygusu; kisinin becerileriyle, yapabildikleriyle bir motivasyon kaynagina dönüsmezse asagilik kompleksi halini alir. Kisi, kendisini degersiz ve yetersiz hisseder. Bu duygudan kurtulabilmek içinse öfke, kibir, hirs, gurur gibi saldirganca tavirlar gelistirir veya kendisini ayricalikli hissedebilmek için insanlardan kaçar. Çocuklugunu annesinin koruyucu sevgisi ile babasinin mesafeli tavri arasinda geçiren Hasim asagilik duygusundan bir türlü kurtulamaz, çünkü babasi tarafindan ihmal edilmis, annesi tarafindan ise abartili bir sevgi ve ilgiyle büyütülmüstür. Bunun sonucunda kendisini üstün hissedebilmek için saldirganca davranislar gelistirmis ve insanlardan uzaklasmistir. Bu çalismada, Ahmet Hasim’in hayatindan ve eserlerinden hareketle ondaki asagilik kompleksinin nedenleri ve görünümleri tespit edilmeye çalisilmistir.